Spor medyasının mutfağına giriyoruz!

15 Mayıs 2015

Düşünen spor dergisinin beynine girdik!

Blogumuzda bu hafta spor dünyamıza güneş gibi doğan "düşünen spor dergisi" Socrates var...

Socrates'in ilk sayı kapağından logo ve sloganını içeren bir kesit.

Türkiye'nin artık düşünen bir spor dergisi var: Socrates. Adını biraz Brezilyalı futbolcu Socrates'ten, biraz da düşünür Socrates'ten alıyor. Can Yayınları'nın ilk dergisi olma özelliğini taşıyan derginin genel yayın yönetmenliğini Caner Eler yapıyor. Yayın kurulunda birbirinden ünlü isimlerin olduğu derginin ilk sayısında İbrahim Altınsay, Uğur Yücel, Kaan Kural, Nejat İşler ve Mehmet Demirkol'u görüyoruz. Merak edenler için ilerleyen sayılarda Uğur Meleke'nin de yazılarıyla dergiye katkı vereceğini söyleyelim.

Derginin yazı işleri müdürlüğünü üstlenen Onur Erdem.
Sporculara kültür-sanat, sanatçılara da spor hikayeleri yazdıran Socrates'in iddiasını "Bu ülkede spor seven, kültüre sanata birazcık da ilgi duyan, oyunun kendisinden hoşlanan, ancak genel kaostan sıkılan kişilere bir alan açmak" diye tanımlıyor derginin yazı işleri müdürü Onur Erdem. "Maça bile gitmiyor insanlar artık" diye de ekliyor. Anlayacağınız Socrates, Türkiye'nin karanlık spor gündemine hiçbir anlamda temas edemeyen, bu gündemin de kendisine hiçbir biçimde temas etmediğini düşünenler için birebir.

Derginin adı, Brezilyalı efsane futbolcu Socrates'ten geliyor. 2011'de hayatını kaybeden efsane futbolcu aynı zamanda tıp doktoruydu. Entelektüel kişiliğiyle bilinen Socrates'in felsefe doktorası yaptığını da belirtelim. En önemli sözü "Düşünen futbolcu koşmaz, koşan futbolcu düşünmez" ile futbol hakkında da felsefik arayışlara giden Socrates, aynı zamanda dünya futbol tarihinin en iyi orta sahalarından biri olarak gösteriliyor.
Derginin görsel yönetmeni Oya Çitçi
Derginin ortaya çıkması şöyle gerçekleşmiş: Can yayınlarının sahibi Can Öz ile derginin fikir babası Bağış Erten arasında Öz'ün Erten'den spor içerikli kitap istediği bir konuşma geçiyor. Erten'in Avrupa Birliği projeleri için bir ekip kurduğu ve spora dair projeler ürettikleri döneme denk gelen bu görüşmede Bağış Erten'in teklifi ise dergi yapmak oluyor. O zamanlarda kendilerinin de İspanya'daki Libero, Panenka, Almanya'daki 11 Freunde gibi görselliğe de önem veren, içerik de üreten dergiler ile haşır neşir olduklarını ifade eden Erdem, Bağış Erten'in ilk sunumunda işin ciddiye bindiğini söylüyor. Can Öz'ün daha sonraları "Başta reddedeceğim bir sunumu dinlemek zorundaymış gibi hissediyordum" dediği proje, ikinci toplantıyla resmi hale gelmiş ve şekil almaya başlamış. Derginin tüm haklarının Can Yayınları'nda, imtiyaz sahibinin de Can Öz olduğunu vurgulayan Erdem, ikinci toplantıdan itibaren projeyi kendilerinden çok yayınevinin sahiplendiğini söylüyor.

Mayıs itibariyle ikinci sayısını raflarda bulabileceğiniz Socrates'in ilk sayısı 18 bini aşkın satış rakamına ulaştı ve dergi ikinci baskının dağıtımını yaptı. Bu rakam ilk sayının elden dağıtımıyla birlikte yaklaşık 30 bini buluyor. Bu tiraj, ilk sayı için 5 binlik satış bekleyen dergi ekibini bir hayli memnun etmiş durumda. "Zaten dergi 50 bin satsın gibi bir hedefimiz yok" diyen Erdem, okuyucu kitlesinin derginin kapağını kapattığında ödediği 10 liraya bela okumamasının kendilerine yeteceğini ifade ediyor.

Derginin tasarımlarını dünyaca ünlü reklam ajansı TBWA üstlenmiş. Derginin oturacağı zemini ve kurumsal kimliklerini TBWA'ye borçlu olduklarını söyleyen Erdem, "Kapak illüstrasyonlarından içerideki poster tasarımlarına kadar TBWA'den Hüseyin Sandık'ın başını çektiği bir ekip yapıyor" derken, "En güzeli de bizim ne yapmak istediğimizi anlamaları oldu" diye ekliyor.

Yayın kuruluyla derginin içeriğine karar verirken gündemle çok ilintili olmamaya karar verdiklerini belirten Erdem, "Bugünün biraz daha kirli olduğunu düşündük. Gündeme çok fazla değemedik, değsek ona niye değdin buna niye değmedin diyeceklerdi, zaten bizi de çok fazla çekmiyor bugünün hikayesi, geçmişin hikayesini tutup çıkarabiliyorsun ya da geleceği tasavvur edebiliyorsun" diyor ve ana bakışın nasıl oluştuğunu bu şekilde anlatıyor. 

 Gelecek ayların spor etkinlik programını içeren çalışma tahtası
Dergi, ilk iki sayısı olan Nisan ve Mayıs sayılarında 144 sayfa olarak basıldı. Onur Erdem bu durumu şöyle açıklıyor, "Dürüst olmak gerekirse abarttığımız noktalar oldu. Ama ilk sayının Şubat'ta basılması için yapılan plan tutmadı, kış sporu olan kayak ile ilgili sayfaları da çıkarmaya kıyamadık." Ancak ikinci sayı da bol içerikli olunca planlanan sayfa sayısı olan 108-120 bloğunu yine tutturamamışlar. Haziran başında yayınlamayı planladıkları 3. sayının da 144 sayfa olarak çıkacağını belirtelim.

İşte Socrates Dergi Yazı İşleri Müdürü Onur Erdem'le yaptığımız sohbetten diğer satır başları:

"Dergideki dışarıdan yazı aldığımız insanların dergiyi nasıl görüp nasıl bir dille yazdıklarına karışamıyoruz. Ancak edebiyat kasayım diye yazan kimse yok diye biliyorum. Örneğin İbrahim Altınsay dergi dışında da aynı şekilde yazıyordu, şuan da aynı şekilde yazıyor. "

"Rafta görsek, alıp okuyacağımız bir dergi olsun istedik."

"Bir toplantıda, derginin adı filozof Socrates'le karışabilir diye bazı endişeler dile getirildi, ama Bağış Erten, 'Derginin herşeyi değişebilir ama adı değişmeyecek!' dedi." 

"TBWA ile logoyu tasarlarken S harfinin üst tarafı daha sportif, alt tarafı ise daha didaktik; üst tarafı sporcu Socrates'e alt tarafı düşünür Socrates'e uygun olacak şekilde oluşturduk. Slogan 'düşünen spor dergisi' de oturdu tam olarak."

"İnternet sitemiz derginin gündeme yetişemediği konuları da kapsamak için aktif durumda."

"Sosyal medyada girmediğimiz yer kalmadı. Galiba sadece Pinterest'e girmedik."

"Ayda bir dergiyle beraber ekipten herkesin katkıda bulunduğu Spotify'da çalma listemiz olacak." 

"Bir vadede bir radyo programı yapmayı planlıyoruz. Olursa bir televizyon programı, o da olursa dergideki insanlarla o hafta derginin zaman frekansında olmaya haftalık gelişmelerin vesaire konuşulabileceği bir program olabilir."


Fotoğraf: Oya Çitçi 

8 Mayıs 2015

Yayın hakları ülke sporunun gerçek değerini belirliyor mu?


Türkiye'de yükselen spor ekonomisinin lokomotifi yayın hakları. Ülke futbolunun ekonomik değeri ve Avrupa'daki başarı sıralamalarında bulduğu konum göz önüne alındığında ise durum biraz karmaşıklaşıyor.

30 Nisan 2015

"Spor muhabirinin mesai kavramı yok" (Spor muhabirliği - 2)

Türkiye'de Spor Medyası'nda bu hafta başarılı spor muhabiri Kerim Saat ile haber yolculuğuna çıktık. Ümraniye'deki Beşiktaş tesislerine yaptığımız yolculuk sırasında ettiğimiz sohbette spor muhabirlerinin bir gününün nasıl geçtiğinden konuştuk.


24 Nisan 2015

Kirchner? Messi?

Türkiye'de Spor Medyası'nda bu hafta konuğumuz futbolun son 'baba'sı Hayri Ülgen. Takvim Gazetesi baş yazarlarından Ülgen'le spor medyası ve köşe yazarlığı üzerine konuştuk.


Türkiye futbol tarihine geçmiş çeşit çeşit spor adamları vardır. Kimisi başarılarıyla, kimisi yaptıkları bir hareketle, kimisi ise centilmenliği ve örnek duruşuyla... Centilmenliğiyle tarihe geçen futbolculara, taraftarın taktığı bir lakap vardır. "Baba"... Hayri Ülgen de, centilmenliğin, dürüstlüğün; son dönem dünya futbol tabiriyle fair-play'in günden güne eksildiği futbol ortamında Türk futbolunun 'baba' lakaplı son futbolcusu... 25 yıllık spor yazarlığında ise yol gösterici tavırlarıyla spor medyasında ilgiden hiç uzak kalmamış bir isim... Hayatını konu alan bir de kitap yazan Hayri Ülgen'le spor medyası ve köşe yazarlığı üzerine konuştuk.

17 Nisan 2015

10 Nisan 2015

"Sosyal medya okuyucunun medyası" (Spor muhabirliği - 1)


Türkiye'de Spor Medyası blogumuzda bu hafta spor muhabirliğine
giriş yapıyoruz. Telefon bağlantısı yaptığımız Ntv Spor muhabiri Övünç Özdem'le spor muhabirliğinin temel ilkelerini konuştuk.

3 Nisan 2015

"Okuyucu bizi uyarıyor"


Türkiye'de spor medyası blogumuzda bu hafta konuğumuz, dijital medyanın bir numarası NTVSPOR.NET'in editörlerinden Çağatay Önaldı. Günde 500 bin tekil kullanıcıya hizmet veren NTVSPOR.NET internet sitesi, twitter ve facebook'ta toplamda 7 milyonu bulan takipçisiyle en yakın rakiplerine fark atan kuruluş hakkında her şey bu röportajda...